You left me standing there
--Beni orada bıraktın
You didn't even care
--Hatta umursamadın bile
You just walked away
--Sadece yürüdün, gittin.
I felt so scared
--Kendimi çok korkmuş hissetim.
You never even looked back at me
--Asla arkana gönüp bana bakmadın
So unaware of how cruel you could be
--Peki zalim senden habersiz nasıl olabilirim
I was always there
--Her zaman vardım.
Did you ever care?
--Hiç önemsemedin değil mi?
Did you ever care for me?
--Hiç benimle ilgilenmedin değil mi?
Did you ever believe in me?
--Bana hiç inanmadın değil mi?
Did you ever love me?
--Hiç beni sevmedin değil mi?
Did you? Did you? Did you?
--Değil mi? Değil mi? Değil mi?
You didn't have to fall
--Düşmek zorunda değildin.
I didn't need your tears
--Senin gözyaşlarına ihtiyacım yoktu.
I didn't want your pity
--Senin acımana ihtiyacım yoktu.
Just any feeling at all would have been sufficient
--Sadece bir duygu tamamen yeterliydi.
I never felt so small, so insignificant
--Asla kendimi küçük ve önemsiz hissetmedim.
You left me naked with nothing at all
--Beni hiç bir şeyle çıplak bıraktın.
How could I be so blind?
--Nasıl bu kadar kör olabildim?
Did you ever care for me?
--Hiç benimle ilgilenmedin değil mi?
Did you ever believe in me?
--Bana hiç inanmadın değil mi?
Did you ever love me?
--Hiç beni sevmedin değil mi?
Did you? Did you? Did you?
--Değil mi? Değil mi? Değil mi?
Falling down
--Düşüyorum.
Darkness surrounds me
--Karanlık çevrelediğinde
I open my eyes
--Gözlerim açık.
I bow my head and cry
--Bir ağlama yayılır.
Did you ever believe in me?
--Bana hiç inanmadın değil mi?
Did you ever even love me?
--Hiç mi hiç beni sevmedin değil mi?
Did you ever care for me?
--Hiç benimle ilgilenmedin değil mi?
Did you ever believe in me?
--Bana hiç inanmadın değil mi?
Did you ever love me?
--Hiç beni sevmedin değil mi?
Did you? Did you? Did you?
--Değil mi? Değil mi? Değil mi?
Did you ever care for me?
--Hiç benimle ilgilenmedin değil mi?
Did you ever love me?
--Hiç beni sevmedin değil mi?
